12 Mayıs 2016 Perşembe

Hayvanlar Üzerinde Deney Yapmayan (Crueltyfree) Ürünler Kullanma Hikayem

Herkese yeniden merhaba;

Bu yazıda bir ürünü değil, crueltyfree (hayvanlar üzerinde deney yapmayan) ürünler kullanmaya nasıl başladığımı ve neden bu şekilde devam edeceğimi anlatmak istedim. Belki bu kararı alacak insanlara yol gösterici bir yazı olur diye umuyorum.
Birkaç sene öncesine kadar bu benim de çok önemsemediğim bir meseleydi, açıkçası çok bilgi sahibi de değildim. Her zaman hayvanları çok seven bir insandım, küçüklüğümden beri evimizden de hayvanlar hiç eksik olmadı. Özellikle son dönemde evimizin diğer aile bireyi kedimiz “Leon” ile yaşadıkça, hayvan sevgim daha da derinleşti, sokaktakileri de beslemeye, zor durumda olan hayvanlara yardım etmeye başladım. Evet böyle bir gerçek var, insan kendisi evde bir can beslemediği sürece bu kadar hassas olamıyor sanırım, ya da benim gördüğüm örnekler hep böyleydi.



Bu sevgi derinleştikçe, bir şeyler beni rahatsız etmeye başladı. Hayvanlar üzerinde çeşitli sektörlerde deneyler yapıldığını biliyordum, ancak hiç etraflıca araştırmamıştım. Araştırdığımda gördüğüm manzaralar, okuduğum şeyler korkunçtu. Sağlık sektörü gibi hayati önem yaşayanları anlayabilirim ancak zevkimiz ve güzelliğimiz uğruna kullandığımız kozmetik sektörü? İşte bunu anlayamıyordum. Rahatsız edici görselleri burada paylaşmayacağım, ancak google’da bir tıkla hapsedilen ve ömrü işkence görmekten ibaret olan hayvanları görebilirsiniz. Ayrıca hayvan deneyine alternatif yöntemler olduğunu ve birçok markanın çoktan bunlara geçtiğini de görebilirsiniz. Bu nedenle uzun süre önce, artık sadece crueltyfree (Türkçesi: zulümsüz) markalar karar verdim. Peki bunu kolayca gerçekleştirebildim mi? Kesinlikle hayır.

Öncelikle, yıllardır alıştığınız ve çok memnun olduğunuz ürünleri bırakmak kesinlikle kolay değil. Maybelline, Loreal, Max Factor vb her yerde karşıma çıkan ve birçok ürününden memnun olduğum uygun fiyatlı markaları, Mac, Lancome, Benefit, MakeupForever gibi çok şık markaları bırakmak, bir daha ömür boyu hiç almamaya karar vermek bir anlık olsa bile, uygulaması bir anda olamıyor. Üstelik sadece makyaj da değil, şampuanlarımdan (Loreal, Dove, Elidor vs.), cilt bakım ürünlerime (La Roche Posay, Bioderma, Nivea vs.), sabunlarımdan duş jellerime kadar hepsinde kadar yenilik yapmam gerekiyordu. Bu geçiş bir anda olmadı, yavaş yavaş gerçekleşti. 



Artık ülkemizde bu ürünlere ulaşmak çok daha kolay, gerek mağazalarsa gerek internette fazlasıyla seçenek mevcut. Yukarıda bahsettiğim markalarla aynı, hatta daha yüksek performansı taşıyan markalarla tanıştım bu süreçte. Merak etmeyin, sevdiğiniz ürünlerin muadillerini bulmanız uzun sürmeyecek :)

Crueltyfree ürün kullanmaya karar veren bir kişiye önerilerim:

-Ülkemizde bulunabilecek crueltyfree markaların neler olduğunu araştırın. (Google sayesinde bloglardan, peta’dan, forumlardan bir çok liste görebilirsiniz. Örneğin: petacrueltyfreekitty, leapingbunny, mybeautybunny siteleri/blogları bu konudaki güzel kaynaklar)

-Boşa para harcamamak için, yeni markalardan alışveriş yapmadan önce, istediğiniz ürünle ilgili minik bir araştırma yapın. (Başkaları memnun mu, o çok sevdiğiniz maskaranın muadili bu yeni ürün olabilir mi gerçekten?)

-Her şeyi bir anda değiştirmek zorunda değilsiniz, önce makyajla başlayın mesela, yavaş yavaş cilt bakımına, kişisel bakıma geçersiniz.

-Bazı markalar crueltyfree oldukları konusunda dürüst davranmaz, ya da ‘yasalar gerektirmediği sürece deney yapmıyoruz’ açıklamasını yapar. Bu o markanın gerçekte crueltyfree olmadığını gösterir. Örneğin Çin’de satış yapılacaksa, yasalar gereği hayvan deneyi de yapmak gerekiyor, marka Çin’de satılıyorsa istisnai bir durum olmadığı sürece, liste dışıdır.

-Bunları araştırmaya üşeniyorsanız bu işlerle ilgilenen bir arkadaşınızdan, ya da benimki gibi bloglardan bilgi istemekten çekinmeyin.

- Üzerinde tavşan logosu bulunan ürünleri rahatlıkla alabilirsiniz, ancak logo bulunmadığı halde deney yapmayan markalar da vardır. (Thebalm, Essence gibi)

- Ürünün sadece kendisinin üretiminde değil, içeriğinde bulunan maddelerin üretiminde de deney yapılmamış olması gerekiyor.

-Ne kadar güzel bir karar verdiğinizin bilincinde olun ve bu huzurun tadını çıkarın :) Etrafınızdaki insanlara da aynı şeyi önermeyi unutmayın.


Türkiyede bulunan ve benim  alışveriş yaptığım markalar: Urban Decay, The Balm, Note, Essence, Wet n Wild, Gosh, NYX, NYC, Too Faced, Kiko, The Body Shop, Flormar, GoldenRose, Pastel Kozmetik, Jane Iradile, YoungBlood

Türkiye'de olmayan ancak internet alışverişi ile edindiğim markalar: Physicians Formula, Colour Caramel, Colourpop, Tarte, Lavera, Elf

Diğer kullandığım bakım markaları:  Cyrene, Babe, Moshos Garden, Raen, Urban Care, Pierre F. Estheticians Formula, Burts Bees, Batiste, Ida.Kew, UniBaby (Eczacıbaşı), Allfree Deodorant, Huiles Baumes, Urtekram, PureBeauty, Bath and Body Works, Ecowell

Son olarak belirtmek isterim ki, deney yapan markaları kullanan insanları da kesinlikle yadırgamıyorum, herkes aynı hassasiyette olmayabiliyor, olmak zorunda da değil. Ancak bu kararı verecek olanlara ışık tutması açısından bu yazıyı yazmak istedim. Yardıma ihtiyacı olanı bilgim dahilinde yardım etmeye çalışmaktan mutluluk duyarım.

Yeniden görüşmek üzere:)

Hoş çakalın!


24 Nisan 2016 Pazar

Urban Decay - Naked Skin Fondöten

Merhaba, 

Bugün sizlere, uzun zamandır istediğim ve sonunda kavuştuğum "Urban Decay - Naked Skin Weightless Ultra Definition Liquid Makeup" fondötenden bahsedeceğim:) Instagram'da paylaştıktan sonra hakkında çok soru geldi, bu yazıyla topluca yanıtlamış olurum :)


Açıkçası bu fondötenle ilgili karmaşık duygulara sahibim. Önce sevdiğim yönlerinden başlayayım:

-Örtücülüğü orta derecede, ne çok yüksek ne az. Bence tam kıvamında. Dilerseniz bir kat daha sürerek artırabiliyorsunuz, ağır durmuyor.
-Yapısı incecik, cildinizde fondöten varmış gibi hissetmiyorsunuz. Gerçekten de 'naked skin' efektini veriyor.
-Yağsız olduğu için ciltte parlama yapmıyor. Karma cildimde pudra ile sabitlenmemiş olmasına rağmen yok denecek kadar az parlama yaptı, o da cildin doğal ışıltısı gibi durdu.
-Cilde güzel, çok doğal bir aydınlık veriyor.
-İçeriğinde paraben bulunmuyor.
-Marka hayvanlar üzerinde deney yapmıyor. (Crueltyfree)


Sevmediğim kısıma gelecek olursak, fondötenin yağsız olması iyi bir şey ancak bu şekilde de nem vermesi sıfır kalmış. Fırçayla ilk uygulama sonrası, birkaç saat içinde cildimde aşağıdaki gibi pütür pütür bir görüntü oluştu. Fondöten cildimle bütünleşmedi. Benim cildim karma ve susuz/nemsiz bir cilt. Ne kadar iyi baksam da mevsim geçişlerinde nemsizliği daha da artıyor. Sanırım sebebi bu.



2.kez kullanmadan önce, cildime hep yaptığım temizleme/nemlendirme işlemlerine ek olarak peeling/serum/makyaj bazı uyguladım. Fondöteni de nemli sünger ile sürdüm. Bu sefer pütürlenme oluşmadı. Tüm gün memnun şekilde kullandım.

Ürünle ilgili başka yorumlarda benim ilk yaşadığım sıkıntıya hiç rastlamadım, o yüzden benim gibi karma/susuz bir cildiniz yoksa ya da çok kuru bir cilde sahip değilseniz belki çok severek kullanabilirsiniz. Yani cilt tipi normal olanlar bence şans verebilir. Karma ciltler de kullanım öncesinde iyi nemlendirmeli.

Yapısını test etmek için deneyip birkaç saat dolaşıp öyle almanızı tavsiye ediyorum. Ben rengini biraz açık almışım (No:0.5), Sephora sağolsun standta o kadar az renk kalmış ki fazla deneme şansım olmadı. Bronzlaşmadan önce kullanabildiğim kadar kullanacağım artık :) Fiyatı 130 TL. Kendi sitesinden de sipariş verebilirsiniz.

Aranızda başka Naked Skin kullananlar var mı? Yorumlarınızı bekliyorum :)

Yeniden görüşmek üzere :)

4 Nisan 2016 Pazartesi

Cilt Bakımı Rutinim - Kış

Herkese tekrar merhaba,

Bugün sizlere günlük cilt bakımı rutinimi anlatacağım, uzun zamandır aklımdaydı ancak kullandığım ürünlerin etkilerini alabilecek kadar uzun süre beklemek istedim. Neredeyse tüm kış bu rutinle devam ettim ve memnun kaldım, yazın gelmesiyle bir kaç üründe değişiklik yaparak rutinimi değiştireceğim. 

Gece Rutinim:

Makyaj Temizleme:

Öncelikle makyajımı temizleyerek başlıyorum. Cyrene makyaj temizleme sularım bittikten sonra tesadüfen aldığım ve memnun kaldığım “Otacı – Makyaj Temizleme Suyu” ile göz makyajımı çıkarıyorum. Göz makyajım çok yoğunsa, pamuğu gözlerimde 30 sn kadar bekletip rimeli yumuşatıyorum ve kalıntılarını temizliyorum. Sonrasında da saçlarım ve vücudum için de kullandığım, yazısını şurada yazdığım “Uni Baby Şampuan”ı elimde köpürtüp, göz çevremi yıkıyorum. Bebek şampuanı hassas göz çevreme zarar vermez diye bir düşüncem var, umarım doğrudur :)



Yüz Temizleme Jeli:

Göz makyajı temizliğinin hemen sonrasında, yüzümün geri kalanını “Pierre F. Estheticians Formula – Nemlendirici Yüz Temizleme Jeli” ile yıkıyorum. Aslında ben yıllar boyunca Babe Stop AKN temizleme jelini kullanmıştım ve kalitesinden oldukça memnundum, ancak son zamanlarda yanaklarımda kuruluk oluşmaya başlamıştı. Hem yağlı T bölgeme iyi gelen Babe yanakları kurutmaya başladı, hem de bence bu ürüne cildim artık doydu. Yazın ona geri dönebilirim belki ancak kış rutinime daha yumuşak bir ürünle devam etmek istedim. Estheticians Formula Gratis’ten aldığım doğal içerikli ve uygun fiyatlı bir marka, oldukça da memnunum, şu an 2. paketteyim. Yazısı için tık tık.


Tonik:

Yüzümü temizledikten sonra suyla işim bitiyor, tonik uygulamaya geçiyorum. Cyrene’nin bu Searene Toniği ne bereketli ürünmüş, aylardır kullan kullan bitmedi. Korkunç kokusuna rağmen etkisini beğendim, yağlı T bölgemi güzel dengeledi.



Exfoliant:

Cilt bakımında yeni yeni yer bulan exfoliantlar, benim de birkaç ay öncesine kadar rutinimde yoktu. Cyrene’nin sürpriz kutusunda çıkan bu exfoliant pedleri kullanmaya başladım ve beğenince devam ettim. Aydınlatıcı ve gözenekleri sıkılaştırıcı etkisi var. Çok inanılmaz/gerekli bir ürün değil ancak ben seviyorum. Yakında yazısını yazacağım :)



Serum:

Exfoliant’ın ardından, “Cyrene – Moonlight Beauty” serumumdan 1-1.5 damla kadar elime yayıp, yüzüme tampon hareketlerle hafifçe uyguluyorum. Serum nemlendiricinin ulaşamadığı yerlere kadar nüfus ediyor.



Nemlendirici:

Normalde “Huiles Beumes – Intense Cream” isimli organik ve çok başarılı bir krem kullanıyorum ancak karma cilde biraz ağır geliyor, bu nedenle haftada 1-2 kere bunu kullanarak, geri kalan günlerde yağsız bir ürün olan, yazısını şurada yazdığım “Burts Bees – Daily Cream” ürününü uyguluyorum.




Göz Çevresi:

Göz çevremde uzun zamandır Pure Beauty'nin bu White&Bright göz kremini kullanıyorum. Nemlendirmesinden oldukça memnunum, ancak aydınlık bir etki göremedim. Ayrıca bu markayı çok beğeniyorum ama crueltyfree olup olmadığından bir türlü emin olamadım.



Gündüz Rutinim:

Gündüz Rutinimde yüz temizleme jeli kullanmıyorum, sadece suyla güzelce ovarak yüzümü yıkayıp, vaktim varsa gece kullandığım tonikten sürüyorum. Sonrasında yine Pure Beauty markasından göz kremim ve SPF'li günlük nemlendiricimi mutlaka uyguluyorum.




Scrub (Peeling):

Haftada 1 kere "Pierre F. Estheticians Formula - Energizing Facial Scrub" isimli peelingi uyguluyorum. Taneciklerinin minik olmasını ve cildimi tahriş etmemesini seviyorum, ancak biraz kurutabiliyor, sonrasında güzelce nemlendirmek lazım.




Benim kış aylarındaki cilt bakım rutinim bu şekildeydi. Bu ürünlerden kullanan var mı aranızda, sizler de memnun musunuz? Yorumlarınızı bekliyorum ;)

Yeniden görüşmek üzere!


12 Mart 2016 Cumartesi

Pierre F. Estheticians Formula – Moisturizing Cleanser Nemlendirici Yüz Temizleme Jeli

Herkese yeniden merhaba,
Bugun sizlere uzun zamandır kullandığım “Pierre F. Estheticians Formula – Moisturizing Cleanser - Nemlendirici Yüz Temizleme Jeli”nden bahsedeceğim. Daha önce yüzüme eczanelerde satılan dermotolojik ürünler haricinde bir yüz temizleme jeli kullanmamıştım, kullanmayı da düşünmüyordum çünkü Babe - Stop AKN’den yıllardır memnundum. Ancak kışın da etkisiyle son zamanlarda yanaklarım çok kuruydu, ayrıca Babe’ye cildim bence artık doymuştu, etkisini hissedemiyordum. Bu nedenle bloglarda hakkında iyi yorumlar gördüğüm bu uygun fiyatlı markaya bir şans vermek istedim :)

Marka paraben, fitalat, sülfat ve pegler içermiyor, hayvanlar üzerinde deney yapmıyor. Bu nedenle tabi ki beğenimi kazandı, nemlendiricili yüz temizleme jelini aldım ve bitene kadar kullandım, hatta 2.yi de aldım, şu an onu kullanıyorum. Yani hakkında yorum yapacak seviyeye ulaştım :)
Ürün beni çok şaşırttı. Öncelikle nemlendirme vaadini fazlasıyla yerine getirdiğini söyleyebilirim. Cildimi yıkadıktan sonra oluşan o gerginlik artık yok denecek kadar az. Yanaklarımdaki kuruma da geçti. Yumuşacık bir temizlik yapıyor ciltte bence, arındırılması da kolay. Rengi altın sarısı, kokusu da güzel. Daha ne olsun :)

Ambalajın üzerinde de dürüstçe yazdığı gibi ürünün büyük vaadleri yok, sadece temiz ve nemli bir cilt sağlayacağını söylüyor, bunu da gayet iyi yapıyor. Ben karma/susuz cildimdeki etkisini oldukça sevdim, yaza kadar kullanmayı düşünüyorum.
Gratis indiriminden sadece 10 liraya aldığım bir üründen memnun kalmak çok hoş :) Gratis’i uygun fiyatlı, doğal ve crueltyfree farklı markalarla bizi sık sık buluşturduğu için çok beğeniyorum. :)
Bu ürünü doğal içerik seven, cildi kurutmayan temizleyici isteyen ve büyük beklentileri olmayan herkesin seveceğini düşünüyorum. Umarım denerseniz siz de memnun kalırsınız.
Yeniden görüşmek üzere!

28 Şubat 2016 Pazar

Note BB Concealer

Herkese merhaba,

Note’un yeni BB serisi çıktığından beri merak ediyordum, ancak ürünleri yakınımda bulunan hiçbir yerde bulamamıştım. Çok sevdiğim bu markanın zaten bana göre tek sıkıntısı ulaşılabilirliğinin az olması. Gratis, Watsons gibi ünlü kozmetik mağazalarında satılmıyor ve satılan diğer yerlerde de yeni çıkan ürünleri henüz gelmemiş/hemen bitmiş oluyor. (Birkaç Watsons şubesinde Note var sanırım ancak bana yakın olan çevrede ben hiç görmedim. Keşke diğer drugstore markaları gibi her Gratis/Watsons’da bulabilseydik.) Durum böyle olunca internetten sipariş verdim ve nihayet kullanmaya başladım. :)

Öncelikle yeni serinin ambalajlarına tavşan logosu eklemeleri beni çok memnun etti, sonunda açık açık cruelty-free olduklarını ilan etmiş oldular. Bunun yanı sıra BB serisinin ambalajları gerçekten de başarılı bence. Krem renginde, metal kapaklı, kaliteli bir görünümü var. Concealer’ın kapağını açtığınızda değişik bir metal uç karşınıza çıkıyor. Göz altlarınıza ürünü bırakırken soğuk metalin etkisi özellikle sabahları çok güzel oluyor :) Bu uçtan çok fazla ürün çıkabildiği için dikkatli kullanmak lazım, önce elime alıp öyle uyguluyorum çoğu zaman. Hatta bu ucu komple çıkararak kullananlar da var.

Ürünün performansına gelecek olursak,

-SPF 15 olmasına bayıldım, güneş koruma özelliğine sahip kapatıcı bulmak çok zor çünkü.

-Açıkçası BB Concealer kavramını duyunca yüksek bir kapatıcılık beklentim hiç yoktu. 
Ancak ürünün kapatıcılığı, morlukları örtmesi ve aydınlatması oldukça güzel ve başarılı. Beni şaşırttı ve memnun etti bu konuda.

-Sürdükten hemen sonra matlaşan bir yapısı olduğu için üzerine pudra sürmeye uygun bir ürün değil bence.

-Biraz kuruluk yapmaya müsait, sürmeden önce gözaltlarınızı güzelce nemlendirmeniz gerekiyor. Benim günlük cilt bakım rutininde zaten göz nemlendiricisi de olduğu için bu konuda bir sorun yaşamadım.

-Çizgilere hafif dolma yaptı, ben çizgilerime dolmayan bir ürünle maalesef hiç karşılaşmadığım için bu konuda bir şey diyemeyeceğim.

Benim Note BB concealer hakkında görüşlerim bu şekildeydi. Bence uygun fiyatlı, güneş koruma faktörlü ve yüksek kapatıcılıkta bir concealer arayanlar için denenmesi gereken güzel bir alternatif. Gözaltlarınızda kuruluk problemi yoksa memnun kalma ihtimaliniz çok yüksek. Ben bitince tekrar almayı düşünüyorum. Bu arada Note – BB Serisi alışverişimi Markafoni’den “3al2 öde” kampanyası ile oldukça uyguna getirdim ve sorunsuz elime ulaştı. 3 ürüne(BB Concealer, BB Krem, BB Lip Corrector) toplam 45 TL gibi bir fiyat ödemiş, instagram’dan da haftalar önce paylaşmıştım. Takip etmek/göz atmak isteyenler için Instagram hesabımà @fallin.beauty :)

Yeniden görüşmek üzere!

Hoşçakalın :)

10 Şubat 2016 Çarşamba

Gosh Waterproof Eyeshadow - Golden Brown

Herkese merhaba,

Gratis indiriminde aldığım “Gosh – Waterproof Eyeshadow (Golden Brown)” stick farını birkaç gündür kullanıyorum. Bu farı rengini çok beğenerek büyük umutlarla almıştım. İçimdeki Maybelline Color Tattoo özlemini dindirebilir umuduyla hevesle kullanmaya başladım:)


Öncelikle rengi çok güzel, metalik ışıltılı, soğuk bir kahverengi, tam istediğim gibi. Ancak bu stick farın yapısı çok sert geldi bana, pek kremsi/yumuşak değil. İstediğim pigmenti alabilmek için göz kapağıma çok bastırarak sürmem gerekti, bu da hassas göz çevresi için sevmediğim bir uygulama şekli oldu. Parmağa uygulayıp sürünce de istediğim rengi vermedi. Dediğim gibi sadece bastırarak sürünce verdi, bu da günlük kullanımda uygulayacağım bir yöntem değil.


Kalıcılığına gelecek olursak, altına far bazı uygulamadan sabah 8’de sürüp, akşam 6’da eve geldiğimde göz kapağımda far çizgi çizgi halini almıştı. Gün içinde bozulmadı ancak gün sonuna doğru çizgili görünüm aldı. Altına far bazı uygulayarak kullandığımda ise akşama kadar aynen kaldı, herhangi bir bozulma olmadı. (Far bazım: The Balm – Put a Lid On It)



Benim Gosh stick far hakkındaki yorumlarım bu şekildeydi. Açıkçası rengini beğensem de performansını ve sürüşünü çok beğenemedim, çok sık kullanacağımı sanmıyorum. Başka kalem/krem farları denemeye devam edeceğim.

Yeniden görüşmek üzere!

2 Şubat 2016 Salı

Urtekram - Aloe Veralı Roll-On Deodorant İncelemesi

Herkese yeniden merhaba,

Bugün sizlere, Urtekram markasıyla nasıl tanıştığımdan ve uzun süre kullandığım Aloe Veralı Roll-on deodorantından bahsedeceğim. 

Doğal içerikli ve cruelty free bir deodorant ararken, ve şurada yazısı bulunan All-free deodorantımla henüz tanışmamışken, paylaşımlarını çok beğendiğim Didem Soydan’ın instagram hesabında bu markayı gördüm. Araştırdığımda Danimarka merkezli, güvenilir bir organik marka olduğunu öğrenerek, deodorantına bir şans vermek istedim.


Ecocert sertifikalı bu organik deodorantın içeriğinin çok temiz olduğunu söylemeye gerek yok. (İçindekiler: Su, Gliserin, Kristal, Aloe Vera, Polisakkarit, Portakal Yağı) Ayrıca crueltyfree ve vegan. Bu sebeple gönül rahatlığıyla kullanıyorum. Hafif bir aloe vera kokusu var, hiç rahatsız edici değil, hatta hoş bile sayılabilir. Performansına tüm gün diyemem ancak etkisi 10-12 saat vardır. Terlemeyi engellemiyor, çünkü içeriğinde böyle bir şey yok. Ancak kokuyu kesinlikle engelliyor. Ben çok fazla terleyen bir insan olmadığım için benim günümü rahatlıkla kurtardı.


Gelelim esas konuya, ben roll-on deodorant sevmiyorum artık anladım! Yani dünyanın en güzel roll-on deodorantı da gelse bıraktığı o ıslak bitişi sevmiyorum. Özellikle yaz aylarında.. Bu nedenle all-free gibi stick deodorantlar benim için daha iyi. Ancak roll-on ile bir derdi olmayanlar için Urtekram alınabilecek güzel bir organik alternatif.

Ben siparişimi Aradolu’dan verdim, elime sorunsuz ulaştı, kargo ücreti de ödemedim. Şu an sitesinde 36 TL görünüyor (50 ml), ben aldığımda daha ucuzdu. Yanında aynı markanın organik diş macununu da sipariş etmiştim, onu da başka bir yazıda yorumlayacağım.

Umarım siz de kişisel temizlik/bakım rutininizde, hiç değilse deodorantta doğalı tercih ediyorsunuzdur.:)

Yeniden görüşmek üzere!